Monday, June 25, 2007

Çin Pilavi


Stajdayim ama yine sizleri dusunup yaptigim pratik yemeklerin fotografini cekmeyi unutmuyorum. Tarife ve pilavin hikayesine gecmeden once Ayse'nin kendi sayfasindan duyurdugu haberi, bir de ben burdan duyurayim istedim. Artik Ingilizce yemek blogumuz var :) Yorumlardaki espriden gercege donusen bir hikaye ile "I Love Turkish Food" bendeniz ve Ayse'nin katkilari ile kendine blogspot'ta bir yer buluverdi :) Simdilik cok yeniyiz sadece bir tarifimiz var ama Ayse guzel tarifler hazirliyor, simdiden haberini vereyim. Birbirimize destek olarak bakalim elimizden geleni yapmaya calisacagiz. Ayse caliskan kiz, bu konuda ona guveniyorum :))) Bir de tabi ki sevgili blogcu arkadaslarimizdan da eger isterlerse yardim bekliyoruz. Elinizde cok guzel bir tarifiniz mi var, bunu yabanci arkadaslarla da paylasmak mi istiyorsunuz? Hic vakit kaybetmeden bize gonderin yayinlayalim. Lamam Hocam Florida yardimlasmasi olur mu hic, biz Ohio'lulari da severiz :) Gerci futbol ve basketbol takimlari bir ise yaramaz ama :P senin yerin basimizin uzerinde :) Ganne'm senden de destek olacaginla ilgili haberleri aldik, cok sevindik. Bizim gibi bu konuya heyecanli yaklasmaniz bizi cok mutlu ediyor. Neyse bu kadar reklam yeter. Gelelim tarifimize :)

Bu pilavi sevgili arkadasim Gonca'dan ogrendim. Staja gelmeden onceki ay, haftada en az 4 gun Gonca'ya gidip pilav yiyordum nasil mi? Okuldan geliyorsun eve. Evde hic bir sey yok yiyecek. Zaten ogle yemegi yememissin dogru durust. Hemen Gonca'yi ariyorsun ya da msn'den bir mesaj atip "naber?" diyosun. Gonca'dan ilk tepki "Cin pilavi var gel yiyelim". Tabi hemen atlayip "tamam 2 dakika sonra ordayim" diyorsun. Bir guzel Cin pilavini yiyip yaninda da portakal suyunu iciyorsun. Eh midem alisti bir kere. Staj icin Philly'e geldigim ilk gunler canim nasil istiyor bu pilavdan. Hemen market arastirmasi ile taze sebze nerden alinir buldum :) Gerci dere otunun tazeligi mechul ama olsun :) O gunden beri de sizlere yazmak icin firsatini bekliyorum. Buyrun bakalim Gonca'nin Cin pilavi :)

Malzemeler:

Pirinc
Zeytin yagi
Tuz
Pirincin yaklasik iki kati kadar sicak su
Dereotu
Havuc
Taze sogan
Limon

Gordugunuz gibi malzeme listesinde olcu vermedim, neden? Cunku her seyi damak tadiniza gore ayarlayabilirsiniz :) Yine de kendi olculerimle anlatmaya calisayim. Oncelikle 2 yemek kasigi zeytinyaginda 1 buyuk bardak pirinci kavurup, azicik tuz ve sicak suyu ekleyip pilavi pisiriyoruz. Bu arada yarim demet dereotunu ve 2 tane taze sogani ince ince dogruyoruz. Aslinda cok da ince olmasin, fotograftaki gibi bir boyut ideal bence :) 2 kucuk havucu rendeliyoruz. Burda kullandigim rende cok minik oldugu icin havuclar minik minik oldu, siz daha buyuk rendeleyebilirsiniz. Pisen pilavi cam bir kaseye alip sogutuyoruz. Uzerine dogradigimiz malzemeleri ekleyip bol limon sikiyoruz :) Hepsi bu kadar. Olculeri istediginiz gibi ayarlayabilirsiniz. Hem cok pratik hem de zeytinyagli oldugu icin daha saglikli bir yemek :) Bu arada adi neden Cin pilavi bilmiyorum. Gittigim hic bir Cin restaurant'inda gormedim ama vardir bir hikmeti diyip fazla kurcalamiyorum. Afiyet olsun :)

NOT: Sonradan gelen duzeltme :) Gonca tarifin eksik oldugunu hatirlatti sagolsun :) Bir de kornison tursusunu kucuk kucuk dograyip katmak gerekiyormus. Tesekkur ederim canim :)

Thursday, June 21, 2007

Tiramisu


Iste geldim burdayim :) Arayi bu kadar acmaya aliskin degilim biliyorsunuz ama nedense bu yaz pek yogun. Bir turlu firsatini builup iki kelimeyi bir araya getirip yazamadim bloguma. Neyse ki bismillah diyip sonunda bugun yazmaya basladim.

Biliyorsunuz Philadelphia'dayim (nam-i diger Philly). Sonunda buraya da yaz geldi :) Haziran'in 20'sine kadar neredeyse dogru durust sicak gorememistik. Son gunlerde hava isindi da yazin geldigini anladim. Gerci sabahlari kapiyi acinca yuzume carpan serinlikten gayet memnunum ama is yerindeki klima sogugu olduruyor beni. Ayaklarim resmen buz kesiyor. Aksam olsun da isten cikip arabaya binince isinayim istiyorum.

Haftasonu isinan hava ve Parem'in gelmesi ile bayagi eglenceli gecti. Cumartesi gunu New York'a gittik. Gaye ile bulustuk, kuyrukta bekledik, Feribota bindik, Ozgurluk adasina gittik, Ozgurluk Heykelinin dibindeki cimlerde oturup ayakkabilarimizi (ayakkabilarimi desem daha dogru olacak) cikardik, bir guzel yayildik, Tai restaurant'inda yemek yedik, begendik, yagmurda azicik islandik, taksiye bindik, kisacik mesafeyi uzun yoldan goturmesini izledik, Empire State binasinin tepesine ciktik, New York'u tepeden seyrettik, Time Square'e gittik, fotograf makinesine bol bol poz verdik, Nadire ile bulustuk, cheesecake yedik, metroya bindik, otobuse binip Philly'e geldik. Hepsi bu kadar :))) Sira geldi tiramisuya.

Bu tiramisuyu yapali bir kac ay oluyor sanirim. Diger bloglarda tiramisuyu goren Parem, gecen seneden beri tiramisu yapicam diyosun hani nerde demez mi? Eee ama ama hazir pastaban yok ki diye bir kac bahane surdum ama yemedi. Kremali pasta yaptigin kekten yapsan olmaz mi diye bir soruyla karsilasinca, tamam dedim Parem de ahcilik yolunda emin adimlarla ilerliyor. Dedim yuvarlak kalibim guzel degil ama deneyeyim madem, tabi ona da cevabi hazirdi: Aaa kare olmayacak mi? Benim gordugum tiramisular hep kare servis edilir. Eh madem kare istiyor, biz de dikdortgen borcamda yapip kare dilimleyelim bakalim nasil olacak. Cidden kare dilimleme isi hem daha kolay oldu hem de sunumu daha guzeldi. Tek sorun burda labne peyniri bulamadim bir turlu. Marketteki butun peynir reyonlarini alt ust ettik, yok. En son Arap Bakkali'ndan uzerinde Labeneh yazan ama altinda da yogurth culture diye aciklamasi bulunan 'yogurtlu labne peynirimsi'sini aldik. Buyrun bakalim macerali tiramisunun tarifi:

Malzemeler:

Pandispanyasi icin:
3 yumurta
1/2 bardak seker
1 paket kabartma tozu
1 bardak un
1/2 paket kakao

Kremasi icin:
3 bardak sut
3 yemek kasigi nisasta
2 yemek kasigi un
1 bardak seker
1 paket labne peyniri

Islatmak icin:
1 bardak ilik su
2 corba kasigi granul kahve

Pandispanyasi icin her zamanki gibi yumurtalari ve sekeri uzunca bir sure cirpiyoruz. Daha sonra un, kabartma tozu ve kakosunu ekliyoruz. Kucuk dikdortgen borcam kullandigim icin malzemeler bu kadar ama eger borcaminiz buyukse (aslinda normalde borcamlar zaten buyuktur, ben de iki boyutu oldugu icin kucugunu tercih ederim) yumurta sayisini bir arttirip diger malzemeleri de azicik arttirabilirsiniz. 350F~170C'lik onceden isitilmis firinda uzeri hafif kizarana kadar pisiriyoruz. Yaklasik hamur boyutunun iki katina cikiyor, hatta yumurtasini iyi cirptiysaniz daha fazla bile kabarabilir :) Kek piserken butun malzemeleri, labne peyniri haric, karistirip kremasini pisiriyoruz. Turkiye'deki nisasta ve unlar daha iyi kivam verdigi icin bu olculeri biraz azaltabilirsiniz ama Amerika'da bunlar bile az geliyor bazen. Krema pistikten sonra biraz sogumasini bekliyoruz. Sonra labne peyniri katip iyice karistiriyoruz. Pismis kekin biraz sogumasini bekliyoruz. Bu arada ilik su ve kahve ile islatma karisimini hazirliyoruz. Soguyan keki ikiye kesip her iki tarafi da kahveli suyla iyice islatiyoruz. Araya kremanin bir kismini dokup diger kek ile kapatiyoruz. Burda dikkat etmeniz gereken sey, keki islattiktan sonra yerinden oynatmamamak. O yuzden ust kismi islattiginiz yer mumkunse tepsi uzeri olsun. Boylece tepsiyi bir yandan ters cevirip diger yandan elinizle destek olarak kremanin uzerine kapatabilirsiniz. En son kremasini dokup, uzerine bolca kakao eliyoruz. Hepsi bu :) Tavsiyem bir gun dolapta bekletmeniz. Nedense bu tip pastalar bekleyince guzellesiyor. Afiyet seker olsun, diettekilere kilo olmasin, kilo almak isteyenlere yarasin :)


Saturday, June 9, 2007

Sari Burma


Yukarida gormus oldugunuz sari burmalari (ki bazi yerlerde adi sarigi burma diye geciyor, sanirim dogrusu sarigi burma ama annem hep sari burma dedigi icin adini degistirmek istemedim) Philadelphia'ya gelmeden bir gun once yapmistim. Parem'in hocasi iki ogrencisini, ki birisi Parem digeri de Turk dostu John olur, kiz arkadaslari ile birlikte yemege davet etmisti. Dolayisiyla 6 kisi olacaktik, tabi ki iki guzel kizimizi saymazsak. Dr. Smith'in biri 3 yasinda, Katie, digeri 8 aylik, Danielle, birbirinden tatli iki kizi var. Katie ile bayagi iyi anlasiyoruz, babasi ve annesi bana Katie'nin en iyi arkadaslarindan olmaya aday oldugumu soylediler. Netekim babasi oyun kartlariyla oynamak ister misin diye sordugunda, bana donup benimle oynamak istedigini soyledi. Cok tatli bir sey ya, ilerde kizim olursa ona benzemesini cok isterim ama ben de bu esmerlik varken sapsari bir kizimin olmasi neredeyse imkansiz. Yine de belli mi olur di mi? Neyse konuyu fazla dagitmayayim. Yemege giderken ne gotursek diye dusunduk, tabi ikimizin de aklina direk baklava geldi. Yabancilar pek seviyorlar ve cok makbule geciyor. Malum bir yandan da yol hazirligi yapiyorum ama is pasta ya da yemek oldu mu hep vakit bulurum :) Cumartesi sabahi erken kalkip yaptim. Soylemesi ayip pek de guzel oldu. Buyrun bakalim tarifi:

Malzemeler:

1/2 paket phyllo dough (burda baklavalik yufkalar satiliyor ve duyduguma gore Turkiye'de de artik satilmaya baslamis)
250 gr tuzsuz tereyagi
3 bardak cekilmis ceviz
1 bardak seker
1 bardak su
bir iki damla limon suyu

Asagida goreceginiz sekilde iki yaprak yufkayi masanin uzerine koyup uzerine bolca ceviz dokuyoruz. Daha sonra parmaklarimizla yufkayi burusuk olacak sekilde kenarlardan ortaya dogru topluyoruz. En son iki ucu ustte birlestirip sag uctan baslayarak yufkayi disari dogru bukuyoruz. Aynen kalem acar gibi. Cok fazla sikmadan ama cok da gevsek birakmadan yapiyoruz bu islemi. Sonra burdugumuz yufkayi tepsimize aliyoruz. Burda bir hatirlatma yapayim, yanda bekleyen yufkalarin uzerini acik birakmayin, yoksa yufka hemen kurur ve bu burma islemini yapmaniz cok zorlasir.

1 rulodaki yufkalar bitene kadar bu islemi tekrarliyoruz. Zaten dikdortgen borcamimiz da tam dolmus oluyor. Daha sonra baklavamizi kucuk dilimler halinde kesiyoruz. Ayni zamanda tereyagini eritip yakiyoruz. Tereyagini yakmak demek dibince kahverengi tuza benzer tortu kalana kadar kaynatmak demek. Peki yagin yandigini nasil anlarsiniz? Terayagi eridikten sonra kopuklenmeye baslar. Bu asamada devamli karistirin. Yaklasik 5-7 dakika sonra dibinde koyu sarimsi bir renk gordugunuzde ocagi kapatin. Kendi isisi ile dibinde kahverengi tuzumsu seylerin biriktigini goreceksiniz. Yanmis tereyagini kasik ile dibindeki tortulara degdirmeden alip baklavanin her tarafina gelecek sekilde dokuyoruz. Isitilmis firinda (350F~180C) kizarana kadar pisiriyoruz.
(Yukaridaki ve asagidaki fotografin uzerine tiklayarak buyutebilirsiniz).
Serbeti icin de sekeri ve suyu 5-6 dakika kadar kaynatip en son limon suyunu ekleyip ocaktan aliyoruz. Ben genellikle baklava soguk, serbet sicak iken serbeti dokuyorum. Boylesi bence en guzeli ama eger hemen yemek istiyorsaniz, her ikisi de ilik olmali. Hepsi bu kadar :) Tabi hazir yufka kullaninca bu kadar kolay. Annemle birlikte yufkalarini acardik her bayram oncesi. Evde bu isle ilgilenen tek kisi ben oldugum ve bu isi de sevdigim icin, annem tatil icin eve gelmemi beklerdi ki birlikte yapalim diye. Ah ne guzel gunlerdi... Canim annem iyi ki ogretmissin bana her seyi, sayende burda yemek, pasta, borek ve ozellikle baklava konusunda uzman olarak taniniyorum :) Seni gorseler bir de :)

Herkese afiyet olsun :)

Wednesday, June 6, 2007

Gecikmis Hafta Sonu Anilari


Gecikmis de olsa herkese iyi haftalar. Haftasonlariniz nasil gecti bilmiyorum ama benim ki cok guzeldi. Sizlerle de paylasmak istedim. New Jersey’de calisan bir arkadasim var, ismi Nadire. Gecen sene, Nadire is bulup da Gainesville’den ayrildiktan sonra hic gorusememistik. Tami tamina bir sene olmus yani gorusmeyeli. Aradaki mesafe azalinca goruselim dedik. Iyi ki de demisiz. Cumartesi sabah erkenden New Jersey’e dogru yola ciktim. 1,5 saatlik yolculuk sonrasi Nadire’nin evini buldum. Amerika’daki yol sistemi cok kolay tabi eger harita ve tabela okuyup yorumlamayi biliyorsaniz. Ben daha onceki gezilerimizde Parem'e yardimci pilotluk yaptigimdan bu islerde nerdeyse uzman oldum diyebiliriz. Bu defa is basa dustu, yanimda yardimci pilot yoktu ama yola cikmadan once haritaya bir goz atip asinalik kazandim. Sonrasi zaten kolay oldu.

Nadire’yle bulusup azicik hasret giderdik once, sonra hemen New York’a dogru yola ciktik. New York’a arabayla gitmek pek goze alinacak bir sey degil dogrusu. Hem trafik hem de park yeri problemi var. O yuzden trenle gittik. 45 dakika sonunda ulastik New York’a. Ben 2002’de gezmistim bir cok yerini, Nadire de benden daha cok gezdigi icin ikimizin de aklinda surayi gorelim diye bir sey yoktu. O yuzden amacsizca dolastik sokaklarda. Bol bol magaza gezdik, ayakkabi denedik ama begenip alamadik, parkta oturduk, bol bol muhabbet ettik. Nasil ozlemisim kiz kiza muhabbeti. Goncacim saolsun Gainesville’deki kiz kiza muhabbetlerimin diger kizi ama simdi o da yok. Nadire’yi de cok ozlemisim. Onca sey var yasanan, sira sira anlattik birbirimize. Kimi zaman gulduk eglendik. Kimi zaman aglastik azicik. Yani tam kafamiza gore bir gundu. Aksaminda Nadire’ye geldik. Biraz daha muhabbet sonra dogru yatak.

Pazar sabahi havuz basinda bir guzel kahvalti yaptik. Yukardaki fotograf kahvalti mekanimizdan. Nadire’nin yatak odasi manzarasi bir harika. Sitenin guzel havuzuna bakiyor. Havuz da yesilliklerin ortasinda. Yandaki fotograf iste o odanin manzarasi :)

Ben kahvaltiyi gecistiren bir tip oldugum icin bu sofra bana padisah kahvaltisi gibi geldi. Nadire'nin yesil ve kirmizi biber ile pisirdigi omleti superdi. Ustune rendelenmis Italyan peyniri de dokmustu ki, lezzetine lezzet katmisti. Yaninda azicik zeytinyaglanmis domates ve yesil biber, Turk beyaz peyniri, mozarella, yesil ve siyah zeytin, iki degisik incir receli ve bir de cilek receli. Tabi bi de Turk pastanesinden alinma kuru pastalar ve firinda isitilmis Turk pidesi :) Tabi boyle kahvaltiya alisik olmayan midem daha omletim bitmeden isyan bayragini cekti. Ne vardi sanki azicik daha dayansa di mi? Guzelim kahvaltiliklara bakakaldim sadece :) Ama olsun ortam bana yetti de artti bile :)


Kahvalti sonrasi Turk marketine gittik. 2 senedir Turkiye’de olmadigim icin yiyemedigim ve deli gibi ozledigim can erikleri buldum. Nasil sevindim anlatamam. Aslinda zamani azicik gecmis, benim sevdigim gibi tam citir degil ama yine de guzel :) 2 poset aldim ve su an itibariyle bitmis durumda. Posetler oyle Turk usulu koca koca degil, her biri yarim kilodan az, toplamda 750 gr diyebiliriz. Nasil ozlemisim ki gramina kadar dikkat etmisim :)

Market donusu ben de Philly’ye dogru yol aldim. Cok fena yagmur yagiyordu ve butun gece devam etti. Bugunde ciseliyordu sabah ama simdi acti yeniden :)

Iste boyle bir haftasonu idi, sizlerle paylasayim istedim. Gelecek sefere bir tarifim olacak insallah. O zamana kadar hoscakalin :)